“Birlikte Olmak İçin Yüz Yüze Olmamız Gerekmiyor”
27 Mart 2020

Koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak, kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için fiziksel temastan kaçınmamız öneriliyor, yani sosyal uzaklaşma. Öte yandan birbirimizden ayrı kalmanın bireyleri yalnızlaştıracağı ve ruhsal bazı problemlere neden olacağı endişesi de insanların gündeminde. Ayrıca sosyal uzaklaşmanın ne kadar süreceğinin belirsiz olması da bu endişe halini etkiliyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Itır Tarı CÖMERT, sosyal uzaklaşmanın ilişki kurma biçimlerimizi bir süreliğine değiştireceğini ama beraberlik duygusunu etkilemeyeceğini söylüyor ve ekliyor:

“Birlikte olmak için illa yüz yüze olmaya gerek yoktur. Günümüzde teknolojinin bizlere sunduğu görüntülü konuşma, mesajlaşma gibi işimize yarayacak şeyleri daha yerinde kullanmalıyız. Bu bir açıdan ilişkilerin sanal ortama taşınması anlamına gelebilir evet, ancak bu zorunlu bir durumdur, her şey normale döndüğünde insani ilişkilerimiz de doğal akışında normale dönecektir.”

Sosyal uzaklaşmanın virüsün yayılmaması açısından gerekli bir önlem olduğunu bununla birlikte bu dönemde insanların birbirlerini desteklemeye olan ihtiyaçlarının daha da arttığını dile getiren Cömert, “İnsan ilişkileri bir çeşit değişime girdi ama ilişkiler ihtiyaca binaen kurulan ve insanların birbirlerini beslemeleri ve beslenmeleri esasına dayanan bir düzenekte ilerler. Bu düzeneğin çok değişeceğini açıkçası düşünmüyorum. Ama insanların kendileri ile uzun zaman geçirmeleri kendilerini daha iyi tanımaları noktasında fayda sağlayacağından belki özgüven, kendilik gibi kavramlar biraz daha genişleyecektir.” diyor.

“Psikolojik dayanıklılığımızı yüksek tutmalıyız”

İçinde bulunduğumuz günlerde insanların belirsizlikten doğan kaygı hâlini taşımalarının çok normal olduğunu belirten Cömert, kaygı ile birlikte gelen stres ve depresyondan uzak kalmak için ise psikolojik dayanıklılığın arttırılması gerektiğine dikkati çekerek şunları söylüyor:

“Yeni rutinler oluşturmaya çalışmak bu süreçte bizim için önemlidir. İnsanlar rutinleri severler. Bu süreçte kendimize uygun yeni hobiler edinmek, yeni kitaplar okumak, kullanılmayan eşyaları ayırmak, çiçeklerimiz ile ilgilenmek, evde spor yapmak gibi faaliyetler iyi gelecektir. Ben sabahları her zaman erken kalkarım yine erken kalkıp önce evi havalandırıyorum, ailecek beraber olduğumuz için hem bir arada yapacağımız hem de tek başımıza kalacağımız etkinliklere yer vermeye çalışıyorum. Eski kitaplarımı ayırdım, kullanmadığımız kıyafetlerimizi topladım, çiçeklerime bakım yaptım, tüm üniversiteler kütüphanelerini açtı oralardan indirdiğim kitapları okumaya başladım, eksik bıraktığım işlerimi tamamlamaya çalıştım. Uzun bir süreç, kendimizi ve çevremizi korumak için çaba sarf etmeli ve dayanıklılığımızı yüksek tutmalıyız.” 

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle birçok ülkede insanlar gıda ve temizlik ürünleri almak için marketlere akın ediyor. Medyaya yansıyan görüntülerde dünyanın birçok yerinde reyonların boşaltıldığını gördük, okuduk. Öte yanda ise balkonlarda hep birlikte şarkı söyleyen, sağlık çalışanlarını alkışlayan, evlerinden çıkamayacak durumdaki komşuları için alışveriş yapan insanların görüntüleri içimizi ısıttı. Yağma görüntülerinin kaynağının korku olduğunu ve toplumun genelini yansıtmadığını belirten Cömert, insanların tüm dünyada dayanışma içerisinde olduğunun altını çizerek şöyle devam ediyor:

“Korku insanlara birçok şey yaptırabilir. Bu durumda da hayatta kalma korkusu en keskin korkudur ve herkes şu anda onu yaşıyor. Bazı yerlerde marketlerin raflarının boşaldığını gördük ama bu toplumun genelini yansıtmıyor. Hem İtalya’da hem de ülkemizdeki dayanışma sosyal olarak birlikte olduğumuzu, hayatın devam ettiğini ve birbirimizden kopmadığımızı hatırlatıyor bizlere. Yalnız olmadığımızı bilmek bu süreçte hepimize iyi geliyor.”